Elif Keleş O.
  1. haberler
  2. Yazarlar
  3. Yazılar
  4. Düşlerinden Vuruldular!

Düşlerinden Vuruldular!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bundan tam on yıl önce, Suruç’ta bir katliam gerçekleşti. Bu ülkenin en güzel evlatları, yaşamı savunanlar, barışı taşıyanlar, düşlerini sırtlamış 33 can, göz göre göre katledildi.
Yaralı bir kente umut taşımak istediler. Oyuncak götürdüler, kitap götürdüler, kardeşlik götürdüler. Ama devlet onları korumadı. Koruyamadı değil. Bilerek, isteyerek, göz yumarak katliama zemin hazırladı.

Suruç, bir failin değil; bir zihniyetin, bir düzenin, bir rejimin adıdır. Devletin, kendi çocuklarına karşı kurduğu tuzağın adıdır.
Yüz yıldır inkarla, imhayla, baskıyla var olmaya çalışan bu devlet; yine yaptı yapacağını. Kürt’ü, devrimcisi, barış isteyen genci fark etmez. Bu sistem için “yaşamak” suçtur, “umut etmek” suçtur, “birlik” istemek suçtur! Tıpkı Çorum’da, Maraş’ta, Sivas’ta olduğu gibi. Tıpkı Roboski’de Ankara’da, Diyarbakır’da olduğu gibi. Suruç’ta da devlet, kanlı gömleğini çıkarmadı. Bu topraklarda bir canın kıymetini toprağa düştüğünde değil, yaşarken savunmak gerek.
Ve bir halkın acısı da bölüştürülmez.
Suruç’ta toprağa düşen canlar bizim yaramızdır. Bizim yasımızdır.

Bir elinde güneş, bir elinde oyuncak giden çocuklara kurşun sıkanlar; bu halkın evlatlarına bomba taşıyanlar;
siz hangi inancın, hangi insanlığın temsilcisiniz?

Bu coğrafyada yalan haramdır, zulüm haramdır, katletmek haramdır!
Ama siz; yalanı devlet dili yaptınız, zulmü iktidar pratiği, katliamı “kamu güvenliği” saydınız. Suruç, sadece bir patlama değil; bir rejimin çürümüşlüğünün resmidir.
İstihbaratı olan, bilgisi olan, gözetimi yapan ama önlem almayan bir devlet yapısıyla karşı karşıyayız. Ve ne acıdır ki, on yıldır adalet kapıları kapalı. Sadece Suruç değil, adalet de katledildi.

Bu ülkede barış diyenin sesini kısmak için bir bombaya ihtiyaç var. Ve o bombayı patlatanlar hala elini kolunu sallayarak dolaşıyor. O gün orada katledilen 33 canın anneleri, babaları, kardeşleri hala yas tutuyor.
Ama bu yas, bir ağıt değil sadece. Bu yas bir isyandır. Çünkü unutmak, ölümü meşrulaştırmaktır.

Katliamı unutturmaya çalışanlara inat, biz hatırlıyoruz. Düşleri yarım kalanların sesiyiz.
Dönüp bakın o fotoğraflara gülümseyen çocuklar, kucaklaşan gençler, kitap taşıyan yürekler. İşte o fotoğraflarda bu ülkenin en onurlu insanları var.

Bugün Suruç’un 33 canını anarken, sadece bir matem değil, bir çağrı da yükseliyor. “Adalet istiyoruz!” Çünkü adalet, bu toprakların en eski ve en ertelenmiş talebidir.
Bu canlar, düşlerinden vuruldu. Ama düşleri yaşıyor. Onların barış özlemi, Kobane yolunda savrulan kitaplarında; oyuncaklarında, gülüşlerinde, Temmuz’un sıcağında yaşıyor.
Ve biz, onların düştüğü yerden kalkıyor, onların yolunda yürüyoruz. Onlar göğe bakarken katledildiler. Ama biz onların baktığı gökyüzünü yere indirmeyeceğiz.
Unutmayacağız, affetmeyeceğiz, vazgeçmeyeceğiz.

Siz sustunuz, biz konuşacağız.
Siz korudunuz, biz teşhir edeceğiz.
Çünkü biz, yaşamdan yanayız. Çünkü biz, barıştan yanayız. Çünkü biz, Suruç’tayız!
“Bu çelik, aldığı suyu unutmayacak.”

Düşlerinden Vuruldular!
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Egedebirgun.net ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin
KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.