Elif Keleş O.
  1. haberler
  2. Yazarlar
  3. Yazılar
  4. Devletin Alevi Köylerine Zorla Cami Yapma Israrının Dayanılmaz Ağırlığı — Dersim

Devletin Alevi Köylerine Zorla Cami Yapma Israrının Dayanılmaz Ağırlığı — Dersim

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Söz konusu din/inanç olduğunda konu ağır olduğu kadar da hassas bir hal alabiliyor. İçinden çıkılmaz “Neden — Nasıl — Niçin” soruları insanın hem aklını hem de vicdanını zorlayabiliyor. Aslına bakarsanız kimsenin kimsenin inancına, dinine bir sözü ve bir yaptırımı söz konusu bile değil.
Ama tabii ki devlet hiç kimse değil!.. Zaten sözde de yaptırımlar da tam sorunda, tam buradan çıkıyor, çıkarılıyor.

Merkez ilçesiyle beraber 8 ilçesi, 1 beldesi, 43 mahallesi ve 364 köyü; TÜİK (6 Şubat 2025) verilerine göre nüfusu 86.612 olan Dersim.
Ki; 2024 TÜİK nüfusunda %3,03 azalma olsa da, neredeyse %92 ile %95’i Alevi–Kızılbaş olan bir coğrafya Dersim…

Sadece demografik bir yoğunluktan değil; tüm gerçekliğiyle bu toprakların kültürel ve inançsal açıdan hassasiyetini tekrar tekrar hatırlatmak, anlatmak gerek.
Dersim’in her karış toprağı, birbirine müsahip dağları, taşları, uçan kuşları, ziyaret ettiği ağaçları, ırmakları, suları; Kırmancki–Kırmançki–Dimiliki (Kürtçe–Zazaca) dilinde isimleriyle Alevi (Kızılbaş) inancına can veren hafızasını, dillerini — kısacası kimlikleri vardır.

Mevzu tam da “dil, din–inanç, kültür, kimlik”…
1913’te Osmanlı’ya son veren İttihat ve Terakki Cemiyetinin Enver Paşa’sı 5 Ocak 1916’da: “Memalik-i Osmaniye’de Ermenice, Rumca, Bulgarca, hasıla İslam olmayan milletlerin lisanıyla yad edilen vilayet, sancak, kasaba, köy, dağ, nehir, ilah… bilcümle isimlerin Türkçe tahvili mukerrerdir…” diye ferman eder (Kanun-ı Evvel, Devlet Arşivi… vs.).
Ulus-devlet! Cumhuriyetin 102. yılı kutlanırken, ihtiyaç duyulmayacak tek şey İslam olmayan milletler ve Türkçe olmayan dillerdi. Ulus-devlet temellerini tam da buraya — azınlık olarak kalan dillerin, kültürlerin, inançların, dinlerin üzerine atarak — dayandırdı. 102 yıldır tüm toplumca yaşadığımız sorunların temel nedeni de bu gerçeklikte saklıdır. Ve, haritadan silme ya da hafızadan yoketme-asimilasyon politikaları bugüne dek en ağır haliyle uygulanarak istikrarlı bir şekilde sürdü geldi.

Cumhuriyet döneminde yeniden sınırları çizilen Dersim (Tunceli) adı da dahil olmak üzere 274 yerin adı değiştirilmiş. Son hız sürdürülen asimilasyon (yok etme) politikalarıyla Alevi inancına sahip köy ve mezralarına 94 cami yaptırılmış, köyler boşaltılmış. Tabii ki azınlıkların, farklı ırk ve inançların yaşadığı diğer bölgelerde de durum aynı. Lakin sadece Dersim’e bakıldığında dahi asimilasyon politikalarının dayanılmaz ağırlığını görmek mümkün.

Daha bu yıl karşılaştığımız can yakıcı birkaç örnekle devam edelim. Birkaç ay önce Çorum/Tarhan köyündeki cemevinin hoparlörlerinden Alevilere ezanlarla camiye çağrı yapıldığı kaydedildi; Mardin’in İzbirak (Zaz) Süryani köyüne zorla cami yaptırılıyor; Pulur’da (Ovacık) Munzur gözlerinin bulunduğu Zeranik (Ziyaret) köyüne zorla mescid yapıldı. Bugün Dersim — Kışla (Nazımiye) ilçesi Hâkis (Büyükyurt) Alevi köyüne zorla cami yapılmakta. Dönem dönem yavaşlasa da, özellikle 1950’lerde hız kazanan ve 1980 darbesi sonrasında aynı hızla sürdürülen Alevi köylerine zorla cami/mescid yaptırma politikası sonucu yapılan ve halen cemaati olmayan camilerin kadroları tamamlanarak 5 vakit ezan ve Cuma hutbesi ile faaliyet göstermektedir; bu açıkça resmi dinin, inançlar ve farklı dinler üzerinde uyguladığı büyük bir zulümdür.

Zulümdür; hele ki toplumsal barıştan, kardeşlikten söz edilen böylesi bir süreçte! Son çeyreğe ulaşmak istercesine asimilasyon politikalarına tam gaz hız verilmesi açıkçası “Hangi barış? Hangi kardeşlik?” sorularıyla hepimizi derinden düşündürüyor. Enver paşacıkların, paşa ve paşacıkların yanılgılarında mahkum olacakları nihai yenilgiyi suratlara çarpmak istiyorum.

“Bir yerin adını, birinin dilini, inancını çalarsak hikayesini öldürürüz” sanıyorlardı.

İsimler değiştirildi,
Diller değiştirildi,
Haritalar değiştirildi,
Mekanlar değiştirildi,
Ama Dersim değişmedi.
Yerinden yurdundan edip dünyanın dört bir yanına savurduğunuz her bir Dersim’li, heybesinde sakladı. Konduğu her toprak parçasına kendi Dersim’ini, kendi dilini, kültürünü, inancını ekti. Sınırsızlığın sınırlarında tüm kimlikleriyle onurlu bir şekilde yaşıyorlar, diğer Türkiye’li azınlıklar gibi.

Bir halkın dili, inancı, kültür kodlarıyla oynar; zorla değiştirmek isterseniz de o dayanılmaz ağırlığın altında bıraktığınız halklar da, inançlar da kendi içinde dönüşür — dönüşür, büyür, sınırsızlıktan sınırsızlığa koşar. Ve Dersim, tam da budur.

Ana dillerinden başka dil bilmeyen, Kızılbaş–Alevi Dersimli yaşlılarımız derler ki.
Ateş kirlenirse, toprak yıkar;
Toprak kirlenirse, su yıkar;
Su kirlenirse, vicdan yıkar;
Vicdanı olmayan zalim, suyu kana çevirir, ateşi söndürür, toprağı kirletir, kendini bitirir.

Paşacıkların yanılgısına ve yenilgisine dair birkaç kelam…

Zorlamalar, dayatmalar ile Türkiye halklarına bir yüzyıl kaybettirildi; büyük acılar yaşatıldı, büyük yaralar açıldı. Bunu ölçecek bir devlet aygıtı olmayabilir; lakin bir yüzyıl daha kaybetmemek için ilahi kudretlerin, eşit olmasa da herkese verdiği bir miktar akıl — tartacak vicdan terazisi varken — kullanmamak, o kudrete karşı gelmek değilse nedir?

Koca Haydar Pirim’in, Pir Sultan’ın dediği gibi: “Ekilir ekin geliriz, ezilir un geliriz; bir gider bin geliriz…”

Devletin Alevi Köylerine Zorla Cami Yapma Israrının Dayanılmaz Ağırlığı — Dersim
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Egedebirgun.net ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin
KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.