Suriye’de yıllardır süren savaş, yalnızca bir ülkenin yıkımıyla değil, insanlığın ortak vicdanında derin yaralar açarak tarihe kara bir leke olarak kazınmıştır. Bu savaşın en acı ve yakıcı sonuçlarından biri, Alevi toplumuna yönelik gerçekleştirilen sistematik saldırılar ve soykırım girişimleridir. Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) gibi radikal grupların öncülüğünde düzenlenen bu saldırılar, Lazkiye ve çevresindeki Alevi köylerini hedef almış, halkı zorla yerinden ederek toplu katliamlar, kaçırmalar ve insanlık dışı uygulamalarla adeta yaşamı yok etmeyi amaçlamıştır.
Bu ağır tablo karşısında, bölgeye komşu olan ve güçlü devletlerin sorumluluğunu taşıyan Türkiye başta olmak üzere uluslararası aktörlerin sessizliği, bu zulmün büyümesine zemin hazırlamaktadır. Türkiye’nin Suriye politikasında izlediği mezhepçi yaklaşımlar, savaşın derinleşmesine ve Alevilere yönelik nefretin körüklenmesine sebep olmuştur.
Bizler biliyoruz ki, Alevi inancının temeli sevgidir, paylaşmaktır, her canı Hakk’ın bir emaneti olarak görmektir. Bu yüzden, her canın yaşam hakkı kutsaldır ve hiçbir ayrımcılığa, nefrete ya da saldırıya kurban edilmemelidir. Bu inançla, Türkiye’de yaşayan Alevi toplumu olarak, Suriye’deki canlarımızın yanında olduğumuzu, onların acısını derinden paylaştığımızı haykırıyoruz.
Bu savaşın yarattığı acı yalnızca Alevi toplumunun değil, insanlığın ortak vicdanının sınavıdır. Sessiz kalmak, bu insanlık suçlarına ortak olmak anlamına gelir. Türkiye Cumhuriyeti’ne düşen, ayrımcılığı körükleyen politikalardan uzaklaşarak, barışın ve kardeşliğin savunucusu olmaktır. Ancak bu savunuculuk yalnızca sözde değil, eylemde gösterilmelidir. Mezhep ayrımı gözetmeden tüm halkların güvenliğini ve huzurunu önceleyen bir politika, barış için atılacak en önemli adımdır.
Aleviler olarak, bizim tarihimiz direnişin ve adaletin tarihidir. Bu nedenle, bizlere reva görülen haksızlıklara, zulme ve ayrımcılığa boyun eğmeyeceğiz. Bu çağrımız, yalnızca Alevi toplumu için değil, her inançtan ve kimlikten insanın insanlık onurunu savunması için bir birlik çağrısıdır.
Siyasi partilere, demokratik kitle örgütlerine ve insan hakları savunucularına sesleniyoruz: Suriye’deki Alevilere yönelik saldırılar karşısında sessiz kalmayın. Bu zulme karşı sesimizi birlikte yükseltelim. Unutmayalım ki, sessizlik zulmün en büyük destekçisidir. Bugün dayanışmayı büyütmek, yarın daha adil ve eşit bir dünya için umut taşımaktır.
Şimdi el ele verme, insanlık onurunu savunma ve karanlığı dayanışma ışığıyla aşma zamanıdır. Hakk’ın ve adaletin sesi olan her can, bu mücadelede yerini almalıdır. Çünkü hepimiz biriz ve bir canın acısı, tüm insanlığın ortak yarasıdır.
