13 Aralık 1980, Türk demokrasi tarihinde karanlık bir sayfa olarak kazınmış, özgürlük ve adaletin yok sayıldığı, faşizmin egemen olduğu bir dönemi simgeliyor. Bu tarihte, henüz 17 yaşında bir gencin hayatı elinden alındı: Erdal Eren. Darbe zihniyetinin ve otoriter baskının simgesi haline gelen bu trajik olay, sadece bir gencin öldürülmesi değil, aynı zamanda bu topraklarda özgürlüğün ve insan haklarının yok sayılmasının, hukukun ayaklar altına alınmasının bir sembolüdür.
Erdal Eren, 1980 Darbesi’nin hemen ardından 17 yaşında gözaltına alındı yaşı 18 çıkartılarak ve adil olmayan bir yargı süreciyle mahkûm oldu. Genç yaşına rağmen, darbecilerin oluşturduğu kanlı ve korku dolu düzene karşı direndi. Sadece bir insanın, bir gencin hayata veda etmesi değil, onun simgelediği değerlerin, özgürlük ve adaletin de ölümüdür bu tarih. Birçok kişi için “Erdal Eren” ismi, darbe dönemiyle özdeşleşmiş, o dönemin karanlık yüzüne dair bir hafıza haline gelmiştir.
Ancak Eren’in mücadelesi sadece bir kayıptan ibaret değildir. Aksine, onun direnişi, Türk halkının karanlık dönemlere karşı verdiği onurlu bir mücadeleyi simgeler. Erdal Eren’in anısı, halkın iradesinin yok sayılmasına, düşüncelerinin baskılanmasına, gençlerin hayalleriyle oynanmasına karşı verilen bir direniştir. O, sadece 17 yaşında bir gencin hayattan koparılmasından çok, o dönemki rejimin zulmüne karşı yükselen bir çığlıktır.
Bugün, Erdal Eren’in anısına sahip çıkmak, sadece bir geçmişi anmak değil, aynı zamanda özgürlük, adalet ve demokrasiye olan bağlılığımızı yinelemek demektir. Onun öldürülmesi, halkın iradesine yapılan bir saldırıydı. Ancak, o karanlık günlerin üzerinden yıllar geçse de, Erdal Eren’in adı, özgürlük mücadelesinin simgesi olarak yaşamaya devam etmektedir. Onun hayatı, bir insanın adalet için verdiği mücadelenin, bir toplumun özgürlük ve insan hakları adına yaptığı direncin simgesidir.
Unutmayacağız, unutturmayacağız!
Erdal Eren, adaletin ve özgürlüğün bir daha bu topraklardan koparılmaması için verilen mücadelenin en güçlü hatırlatıcısıdır. Onun anısına sahip çıkmak, sadece geçmişe saygı göstermek değil, aynı zamanda bu değerleri savunarak geleceği şekillendirmek için bir sorumluluktur. Faşizmin ve otoriter baskının her türlüsüne karşı, hep birlikte durmak, özgürlüğün, demokrasinin ve adaletin peşinden sürüklenmek, hepimizin sorumluluğudur.
Erdal Eren: Özgürlüğün ve Direnişin Simgesi
