Doğan Beyazgül
  1. haberler
  2. Yazarlar
  3. Babalar Günü, Eksik Bir Sandalyenin Hikâyesidir

Babalar Günü, Eksik Bir Sandalyenin Hikâyesidir

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Babalar Günü…


Kimi için bir sarılma, bir tebessüm, bir gömlek hediyesi belki.
Ama kimileri için sadece eksik bir sandalyedir sofrada.
Sırtını yaslayacak bir dağ bulamamışların, omzunu yaslayacak bir güven arayanların, “baba” kelimesini yarım söyleyenlerin günüdür bu gün.


Henüz 16’sında, çocukluğunu bir mezar taşının başında bırakıp da büyümek zorunda kalanlar bilir o boşluğu.
Bir sabah uyanırsınız ve artık “baba” diyeceğiniz kimse yoktur.
O andan itibaren her gün, dünyaya biraz daha yabancı, hayata biraz daha erken başlarsınız.
Kimse size çocuk olmayı öğretmez.
Çünkü artık çocuk olma hakkınız yoktur.


Ben o gün büyüdüm.
O gün, bir sıvasız inşaat odasında, hem çalışıp hem okula giden bir gencin içinde, bir adam doğdu.
O adam, betonun soğukluğunu sırtında, babasızlığın ağırlığını yüreğinde taşıyarak yürüdü bu hayatı.
Ve o kent, bize çocuk olmayı değil, güçlü görünmeyi öğretti.
Oysa içten içe hepimiz yarım kaldık.
Çünkü hiçbir başarı, hiçbir unvan, hiçbir kalabalık, bir babanın yokluğunu dolduramaz.


Cezaevindeki babalar…
Bugün size bir kutlama değil, bir duygu gönderiyorum.
Çünkü sizin çocuklarınız da, tıpkı benim gibi, baba eksikliğini iliklerine kadar hissediyor.
Siz orada duvarlar arasında, onlar dışarıda sessizlik içinde büyüyor.
Ama bilin ki baba olmak, sadece yanlarında olmak değil; yüreklerinde iz bırakmaktır.
Ve o iz, her mektupta, her telefonda, her hayalde yaşamaya devam ediyor.


“Bu kentte ilk yazısını ‘Çocukluğumuzu kaybettik, büyütmediğimiz kentlerde…’ diye başlayan biri olarak” yazıyorum bu satırları.
Çünkü o yazı, sadece bir başlangıç değil, bir yalnızlığın, bir büyümenin, bir babasızlığın romanıydı.
Hüzünler yalnız yaşanır, derim hep.
Ama bugün bu hüzünleri paylaşıyorum.
Çünkü Babalar Günü, sadece olanların değil, eksik kalanların da günüdür.


Babasını küçük yaşta yitirmiş çocuklara, evlatlarından uzak siyasi düşüncesinden dolayı cezaevindeki babalara ve bir dağın gölgesini hep özleyen herkese…
Bir gün, eksik sandalyeler tamam olur mu bilinmez.
Ama biz, o boşlukla yaşamayı öğrendik.
Ve belki de en çok bu yüzden, yürekten “Baba” demeyi hiç bırakmadık.

Babalar Günü, Eksik Bir Sandalyenin Hikâyesidir
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Egedebirgun.net ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin