İzmir’in Karaburun ilçesi, oldukça verimli topraklara sahip ve özellikle otlarıyla ünlüdür. Burada 47 tür şifalı bitki yetişir ve her biri bölgeye özgü karakter taşır. Bu bitkilerin ve çiçeklerin mitolojik hikâyeleri, şiirlere ilham kaynağı olmuştur. Ancak günümüzde birçok bitki ve canlı türü, bölgede kurulan rüzgâr ve güneş santralleri nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Karaburun halkı doğasını korumak için yıllardır mücadele etmektedir; fakat yarımada neredeyse tamamen rüzgâr santralleriyle çevrilmiştir.
Bölge halkının çabalarını takdir ettikten sonra, Karaburun’un sembolü haline gelen nergis çiçeğinin mitolojik hikâyesine bakalım. Her yıl 25-26 Ocak tarihlerinde düzenlenen Karaburun Nergis Festivali’ne adını veren bu çiçek, kokusuyla ve güzelliğiyle insanları büyülemeye devam ediyor.
Efsaneden Çiçeğe:
Nergis’in Hikâyesi
Mitoloji, kuşaktan kuşağa aktarılan ve zamanla değişerek günümüze ulaşan masallar, efsaneler ve hikâyelerle doludur. Çiçeklerin de hikâyeleri olmaması mümkün mü? İnsanlar, çiçeklerin güzelliğinden ilham alarak onların etrafında efsaneler örmüşlerdir. İşte Nergis çiçeğinin hikâyesi de bunlardan biridir:
Ekho, peri kızlarının en güzelidir. Ancak âşık olanları görmezden gelir ve aşklarına karşılık vermez. Bir gün ormanda avlanırken Narkissos adında yakışıklı bir avcıyı görür ve ona âşık olur. Fakat Narkissos, Ekho’nun aşkını reddeder ve onu terk eder. Bu durum karşısında Ekho, kara sevdaya düşerek erir ve sonunda yalnızca yankısı kalır.
Tanrılar, Ekho’nun acısına kayıtsız kalmazlar ve Narkissos’u cezalandırmaya karar verirler. Günlerden bir gün, Narkissos bir göl kenarına gelir. Suyun yüzeyinde kendi yansımasını gören genç, güzelliğine âşık olur ve kendini sevmekten ne su içebilir ne de gölden ayrılabilir. Ömrünü bu görüntüye bakarak tüketir ve öldüğünde, bedeninden nergis çiçeği doğar.
Bir gün tanrıçalar, ağlayan göle neden ağladığını sorar. Göl, “Narkissos için ağlıyorum,” der. Tanrıçalar, “O yakışıklı bir genç miydi?” diye sorar. Göl bir süre sessiz kalır ve sonunda şöyle cevap verir:
“Ben Narkissos için ağlıyorum, ama onun yakışıklı olduğunu hiç fark etmedim. Sularıma eğildiğinde, gözlerinin derinliklerinde kendi güzelliğimin yansımasını görüyordum. Şimdi onu göremeyeceğim…”
Nergis ve Narsisizm
Bu hikâye, Freud’un “narsisizm” kavramını ortaya atmasına ilham olmuştur. Narsistik kişilik bozukluğu olan bireyler, kendilerine âşık, başkalarının ihtiyaçlarına ilgisiz ve fiziksel görünüşlerine fazlasıyla düşkündür.
Nergis çiçeği, sadece güzelliğiyle değil, kokusuyla da insanları büyüler. Bir yandan narsisizmi simgelerken, diğer yandan kavuşulamayan aşkı da temsil eder. Nergis, her şeye rağmen zarif gövdesi, güneşi andıran çiçeği ve mest eden kokusuyla insanlara gülümsemeye devam eder.
Karaburun’da Nergis Kokulu Günler
Karaburun Nergis Festivali, bu yıl 25-26 Ocak tarihlerinde 7. kez düzenlendi. Türkiye’nin dört bir yanından gelen ziyaretçiler, nergis kokusuyla dolu bir hafta sonu geçirdi. Festival, bölgeye büyük bir ekonomik canlılık kazandırırken hem üreticilerin hem de halkın yüzünü güldürdü.
Narkissos’un (Nergis) Aşkı Bitmez…
