1. haberler
  2. Genel
  3. CHP’li Yücel: “Trump’la aynı masaya otururken insanlık onurunu yanına bile almadı!”

CHP’li Yücel: “Trump’la aynı masaya otururken insanlık onurunu yanına bile almadı!”

CHP İzmir Milletvekili Deniz Yücel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tepki göstererek "Türkiye’ye yakışan Ulusal çıkarımızla, insanlık onurunu aynı anda savunabilen bir Türkiye imajı ile Birleşmiş Milletler ’de büyük bir saygınlık uyandırmaktı. Ancak Erdoğan, Trump’la aynı masaya otururken insanlık onurunu yanına bile almadı. Birleşmiş Milletler'de küçük bir salonda gerçekleştirdiği kahramanlık konuşmasını, ne yazık ki Trump'un karşısında yapamadı." ifadelerini kullandı.

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

CHP Sözcüsü Deniz Yücel, Genel Merkez’de basın toplantısı gerçekleştirdi.

Yücel’in konuşması şu şekilde:

“Hepinizin bildiği gibi hafta sonu Bolu’da milletvekili grubumuzla 2 günlük çalışma kampımızı gerçekleştirdik. Son derece verimli geçen kampımızda kamuoyu araştırmaları, dış politika, güvenlik ve ekonomi alanlarında kapsamlı sunumlar yapıldı. Bununla birlikte Grup Başkan vekillerimizce meclis çalışmalarıyla ilgili de sunumlar ve değerlendirmeler yapıldı. İki gün boyunca yapılan toplantılarda söz alan milletvekillerimiz sahadaki izlenimlerini, özellikle halkın yakıcı sorunlarına çare ve çözüm üretecek olan Parti Programımızın, halkımız tarafından büyük bir heyecanla beklendiğini paylaştılar.

Bildiğiniz gibi 4-9 Eylül haftası Program Çalıştayımızı gerçekleştirmiştik. Önümüzdeki süreçte Program çalışmalarımıza hız vereceğiz. Yapılan sunumlardan ve geçtiğimiz dönem hem mecliste, hem de sahada büyük bir performans gösteren milletvekillerimizce yapılan değerlendirmelerden çıkan sonuç şudur; Bu kış hem mecliste hem de sahada Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu ülkeyi yönetirken esas alacağı parti programı konuşulacaktır. Parti programımız, üzerinde detaylı bir şekilde çalışılan, toplumun her kesiminin görüş ve önerilerinin birbiriyle harmanlandığı, aklı ve bilimi rehber edinen bir anlayışla oluşturulmaktadır.

Ülkemizde demokrasinin ağır yara aldığı, sosyal adaletsizliklerin arttığı, yakıcı dış politik gündemin halkımızı her gün daha da fazla tedirgin ettiği, iktidarın sansür, baskı ve tehditleri nedeniyle vatandaşların bu ülkede kendilerini artık “güvende” hissetmediği bu süreç, Cumhuriyet Halk Partisi’nin geniş tabanlı bir katılımla oluşturduğu parti programının önemini bir kat daha arttırmıştır. Demokratik bir sistemde, hukuk ve adaleti önceleyen, geçmişinden güç alan, bugünün gerçekleri ile gelecek vizyonunu belirleyen, bu ülkede her bir vatandaşımızın insan onuruna yaraşır bir hayat sürmesi için eşitlik ve özgürlüğü temel alan parti programımız hayatın her alanına dokunuyor. Çünkü partimiz, halkla içi içe olan bir yönetim anlayışıyla parti programını şekillendiriyor. İşte tam da bu nedenle bu kış hayatın her alanında parti programımız konuşulacaktır.

İktidarın partimize ve belediyelerimize yönelen kurgu operasyonlarını da değerlendirdiğimiz milletvekili kampımız sonrasında, Cumhuriyet Halk Partisinin ve milletvekili grubumuzun hiç olmadığı kadar güçlü olduğunu ve emin adımlarla iktidara hazırlandığını büyük bir öz güvenle söyleyebiliriz.

Değerli arkadaşlar, Ekonomiden hukuka, sağlıktan eğitime pek çok alanda toplumun sabrının sınandığı bir dönemdeyiz. AKP’nin her alanda iflas eden politikalarının bedelini en ağır şekilde, elbette halkımız ödüyor. Açlık sınırının 28 bin lirayı bulduğu bir ülkede 16 bin lira alan emeklinin geçinemeyeceğini bilmek için dahi olmaya gerek yok… 91 bin lira olan yoksulluk sınırı, dört asgari ücretin üzerinde… 10 gün önce Türkiye’de asgari ücretin pek çok ülkeden daha iyi olduğunu, iktidarları döneminde asgari ücretteki reel artışın %242 olduğunu söyleyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı acaba bu sözlerinden utanır mı diye düşünmeden edemiyoruz…

Asgari ücretlinin yıllar içerisinde alım gücünün nasıl azaldığını bir kez daha Çalışma Bakanına anlatalım; AKP iktidara geldiğinde 184 lira olan asgari ücretle 7 çeyrek altın alınabiliyorken, bugün 22 bin 104 liralık asgari ücretle ancak 2.5 çeyrek altın alınabiliyor. Yani AKP iktidarında asgari ücretlinin cebinden her ay 4.5 çeyrek altın uçup gitmiş… Açlık sınırının 28 bin liraya yaklaştığı ülkemizde, ortalama ücret haline gelmiş olan 22 bin 104 liralık asgari ücrete yeterli demek bir akıl tutulmasıdır.

BAKAN IŞIKHAN’A TEPKİ

Genç işsizlere “karşı taraf” diyen, Artan işsizliğe çözüm üreteceğine iş bulamayanları suçlayan, Emeklilere, emekli maaşı alabildikleri için “şükretmeyi” tavsiye eden Çalışma Bakanı milletin aklıyla alay etmektedir. Emekli olduğu halde çalışmak zorunda kalan emeklilerin, Sayıları 12 milyonu geçen işsizlerin iki eli AKP’nin ve onun bakanı Vedat Işıkhan’ın yakasındadır. AKP bu ülkede, 25 yaşındaki gence de, 75 yaşındaki emekliye de külfettir. Bu ülkenin ihtiyacı olan tek şey gençlere de, asgari ücretliye de, emekliye de, memura da, esnafa da iyi gelecek, onların derdine derman olacak, 86 milyon vatandaşımıza insan onuruna yaraşır bir yaşam sunacak bir iktidardır. O iktidarın adı da Cumhuriyet Halk Partisidir.

AKP de hiç şüphesiz bu gerçekliği görüyor değerli arkadaşlar. Yaptırdıkları anketlerde de görüyorlar, Ülkenin dört bir yanında dolup taşan mitinglerimizde de görüyor. Tam da bu nedenle 2024 Ekim’inden bu yana partimizi kurgu operasyonlarla kuşatmak, mücadelemizi zayıflatmak için ellerinden geleni yapıyorlar. AKP, hukuksuzluğun dozunu arttırdıkça, meydanlar daha da dolup taşıyor. Bolu da bunlardan sadece biriydi… Son olarak 59. mitingimizi geçtiğimiz cuma günü Bolu’da gerçekleştirdik. Adalet isteyen, demokrasi isteyen, millet iradesine özgürlük isteyen binlerce vatandaşımız Bolu’da meydandaydı… Son 1 yıldır “hukuk” adı altında yapılanlar, Cumhuriyet Halk Partisi’ni sindirme çabasından başka bir şey değildir.

“MİLLET İRADESİ 197 GÜNDÜR TUTSAK”

Millet iradesi 197 gündür tutukludur. 19 Mart hukuk darbesinin ilk adımları geçtiğimiz yıl Ekim ayında, Esenyurt Belediye Başkanımız Sayın Ahmet Özer’in tutuklanması ve yerine kayyım atanmasıyla atılmıştı… Esenyurt’la başlayan yargı tacizi, Beşiktaş’la, İstanbul Büyükşehir Belediyemizle ve diğer ilçe belediyelerimizle, Adana ve Antalya Büyükşehir Belediyelerimizle devam etti. 2014’de Beylikdüzü’nde, 2019’da İstanbul Büyükşehir’de 2 kez ve 2024’de 1 kez olmak üzere AKP’yi Tayyip Erdoğan’ı tam 4 kez yenen, 15,5 milyon vatandaşımızın oyuyla Cumhurbaşkanı adayı olan Ekrem İmamoğlu’nu, Adana gibi başkan Zeydan KARALAR’ı, Antalya’ya sayısız hizmeti olan Muhittin BÖCEK’i sandıkta yenemeyenler, halka hizmet etmekten başka hiçbir dertleri ve suçları olmayan bu yiğit insanları bir taraftan iftiralarla, düzmece dosyalarla, talimatlı yargılarıyla hapse atarken, bir taraftan da millet iradesini gasp ettiler.     Kiminin üzerinden bir sene, kiminin üzerinden 7 ay geçti ama ortada ne iddianame var, ne yargılama var, ne de dişe dokunur bir delil var… Ama millet iradesi 197 gündür tutsak… Çünkü AKP’nin talimatlı yargısı masumiyet karinesi ilkesini yerle bir etti… Çünkü AKP’nin yargı kolları “tutuksuz yargılama asıl, tutuklu yargılama istisnadır” kuralını tersine çevirdi… Çünkü AKP’nin yargısı sanıktan delile değil, delilden sanığa gidilir kuralını tersine çevirdi… Çünkü AKP yargısı, hukukun üstünlüğünü ortadan kaldırarak, üstünlerin hukukunu getirdi. 

Buradan bir kez daha ilan ediyoruz! Kuvvetler ayrılığını ve bağımsız yargıyı kendilerine ayak bağı olarak görenlere, İtirafçı adı altında iftiracılık yapanlara, Tehdit ve şantajla etkin pişmanlığa zorlayan, yana döne iftiracı arayan sözde yargı mensuplarına, İstedikleri kararları vermeyen, bağımsız ve tarafsız hareket eden yargı mensuplarını bir kararname ile görevden alan saraya, Vereceğimiz en ufak bir taviz yoktur. Bu ülkeye demokrasiyi, adaleti, hukukun üstünlüğünü, eşitliği, özgürlüğü ve refahı getirene kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Ve bize inanan milyonlara söz veriyoruz, sandık geldiğinde, ilk seçimde bunu hep birlikte başaracağız.

ERDOĞAN TRUMP’LA AYNI MASAYA OTURURKEN İNSANLIK ONURUNU YANINA BİLE ALMADI

Değerli arkadaşlar, Geçtiğimiz haftalarda gerçekleşen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler ve Beyaz Saray ziyaretleri, AKP iktidarının dış politikada ülkemizin itibarını nasıl yerle bir ettiğini bir kez daha göstermiştir. İç politikada hukuk düzenini ortadan kaldıran ve halk nezdinde meşruiyetini kaybeden AKP iktidarının, Taviz üstüne taviz verip karşılığında da sırtını Trump’a dayayarak iktidarının ömrünü uzatma ve ayakta kalma çabası bir kez daha kendini göstermiştir. Bavulumuz tıka basa tavizlerle dolu çıktığımız ABD yolculuğunda Türkiye, Cumhuriyet tarihinde, büyük zayiatlar verdiğimiz savaşların, müzakere masalarında bile hiç karşılaşmadığımız bir muameleyle karşılaşmış, Hiç görmediğimiz kadar büyük bir saygısızlık görmüştür. Oysa Türkiye’ye yakışan, ticari tavizler, pazarlıklar değil; tutarlılık barındıran güçlü ve bağımsız bir dış politika sergilemekti. Oysa Türkiye’ye yakışan Ulusal çıkarımızla, insanlık onurunu aynı anda savunabilen bir Türkiye imajı ile Birleşmiş Milletler ’de büyük bir saygınlık uyandırmaktı. Ancak Erdoğan, Trump’la aynı masaya otururken insanlık onurunu yanına bile almadı. Birleşmiş Milletler’de küçük bir salonda gerçekleştirdiği kahramanlık konuşmasını, ne yazık ki Trump’un karşısında yapamadı. Erdoğan’ın gözlerinin içine baka baka İsrail yanlısı tavrını ortaya koyan Trump, İsrail’e yönelik vaatlerini gerçekleştirmeye başladı bile… Trump “Hamas’a son bir şans veriyorum” dedi, Hamas rehine takasını ve müzakereyi kabul etti. Gazze’de yaşanan insanlık dramına dair, Trump’un karşısında, Ağzını açıp da tek bir kelime edemeyen Erdoğan ve heyeti, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı aracılığıyla şovuna devam etti. Gazze’deki soykırımın durdurulması için yoğun çaba harcamışlar da, seferber olmuşlar da, ne yapılması gerekiyorsa yapmaya devam edeceklermiş de… Daha bir sürü yalan dolan…

GAZZE’YE BİR KOVA SU BİLE TAŞIMADINIZ

Trump’un Hamas’a yaptığı çağrıdan nemalanmaya çalışan, Ortadoğu’nun barış güvercini pozlarındaki AKP’ye sesleniyoruz; İsrail ile ticarete devam ederek mi barış elçisi olacaksınız? Dünyanın her yerinde İsrail protestoları yapılırken, Türkiye’de protesto etmek isteyenleri gözaltına alarak mı Gazze’de yaşanan insanlık dramını durduracaksınız? Ateşin ortasında kalmış Gazze’ye bir kova su bile taşımadığınızı bu halk bilmiyor mu sanıyorsunuz? Kahramanlık hikâyelerinizin halkta bir karşılığının olmadığını görmeyecek kadar gerçeklikten kopuksunuz… Gözlerinizin önündeki perde, halkın önüne gelen ilk sandıkla kalkacak.

F-35’LERDEN HALA SES YOK

Değerli arkadaşlar,

Türkiye, CAATSA kapsamında yaptırımlara maruz kalan ilk NATO ülkesidir, Bu da 24 yıllık AKP iktidarının dış politikada ülkemize kazandırdıklarından sadece biridir… Rusya’dan 2019’da satın alınan S-400 füze savunma sistemi sebebiyle uygulanan CAATSA yaptırımları kapsamında F-35 programından çıkarıldık ve F-35 uçaklarımıza el konuldu. 6 tane F-35 uçağımız ABD hangarında dururken Erdoğan, “Trump’a verdiğimiz parayı hatırlattım” demekten öte geçemiyor. Hatırlattın da ne oldu Sayın Erdoğan? Günün sonunda ticari tavizler verildi, nükleer anlaşma yapıldı, Ülkemizde bulunan nadir elementlerin Amerika’ya peşkeş çekildiği dahi iddia edildi, F-35’lerden hala ses yok. Peki elimizde ne var? Erdoğan’ın kendisine sözde meşruiyet kazandıracağına inandığı 3-5 fotoğraf karesi… Meşruiyet, Trump ile aynı fotoğraf karesine girmekle kazanılmaz! Meşruiyet hilesiz bir seçimle iktidara gelerek, sandıktan çıkan iradeyle kazanılır. Meşruiyeti Trump değil millet verir. İçerde hukuku katledip dışarda beyaz saray pozlarıyla meşru olunmaz. Sarf edilen sözlerden utanmıyorlar, Yaşananları “dünya kamuoyunda meşruiyetimiz yok” diye okumuyorlar da, Trump’un alay eder bir tavırla çocuk avutan övgüleriyle keyifleniyorlar.

“HERKES HUKUKSUZLUKTAN NASİBİNİ ALDI”

Fatih Altaylı, 107 gündür haksız ve hukuksuz bir şekilde Silivri zindanlarında… Dava dosyasına, Tarihçi İlber Ortaylı’nın, “Fatih Altaylı, sandık demokrasisi veya darbeler üzerinde konuşmuştur, demokratik seçim mekanizmasına inandığı açıktır, aksi mümkün değildir” diyerek mütalaa vermesine rağmen, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku ve Ceza Usul Hukuku Anabilim Dalı emekli öğretim üyesi Köksal Bayraktar’ın “Altaylı’ya isnat edilen suç, kanunda olmayan bir suçtur” diyerek mütalaa vermesine rağmen, Tüm bunların yanı sıra aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu üyeliği de yapan bir ismin, Kendilerine danışmanlık yapan bir ismin, Murat Bardakçı’nın, “Fatih Altaylı tarihsel bir gerçeklikten bahsetmektedir” diyerek mütalaa vermesine rağmen, “biz ne dersek o olur” anlayışıyla Fatih Altaylı’nın tutukluğunun devamına karar verilmiştir. Yetmemiş, müşteki olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatının davaya müdahil olma talebi de kabul edilmiştir. Yani Sayın Cumhurbaşkanının, iddia edilen suçtan zarar görmediği ortadayken, davaya müdahil olarak, “bu davadan benim onaylamadığım bir karar çıkamaz” mesajını açıkça vermiş, hukuk bir kez daha katledilmiştir.

Hukuksuzluklar bununla da sınırlı kalmamış, Gazeteci Furkan Karabay, sadece gazetecilik yaptığı için, Halkın haber alma özgürlüğüne hizmet ettiği için 145 gündür cezaevinde… Geçtiğimiz hafta duruşması gerçekleşti, haklılığının verdiği güçle de şahane bir savunma yaptı. Bu genç gazeteci 4 Aralık’ta yeniden hâkim karşısına çıkacak ve inanıyoruz ki bu hukuksuzluk son bulacak.

Bitti mi elbette bitmedi… Bakın, bu ülkede hukuk öyle bir hale geldi ki sanatçı menajeri Ayşe Barım Gezi Parkı gerekçesiyle 248 gündür tutuklu, geçtiğimiz hafta tahliyesine karar veriliyor, Tahliye kararının üzerinden daha 24 saat geçmeden, hastanede tetkikleri yapıldığı esnada hakkında yeniden tutuklama kararı veriliyor. Delillerde bir değişiklik yok, yeni bir delil ortaya çıkmıyor. Sırf tahliye kararı birilerini rahatsız ettiği için… Biz aynı senaryoyu haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklanan Beykoz Belediye Başkanımız Alaattin Köseler’in önce tahliye edilip 3 gün sonra yeniden tutuklanmasında da gördük. İnsanların günlerce, aylarca, yıllarca özgürlüğünü gasp ettikleri yetmiyormuş gibi, Tahliye edip dalga geçer gibi yeniden tutuklayarak, Sözde 86 milyona gözdağı veriyorlar… Halkın yaşam tarzını kendi zihniyetlerine göre dizayn ediyorlar, Halkın hukuka duyduğu güveni yerle bir ediyorlar, Haklının hakkını alabileceğine olan inancını öldürüyorlar.

Bu ülkede 86 milyonu açlıkla sınayan AKP iktidarı, 86 milyona her alanda yokluğu ve yoksulluğu tattırıyor. Vatandaşını hem bir kuru ekmeğe hem de adalete muhtaç bırakan AKP iktidarı, Sağlık, eğitim, sosyal hayat, toplumsal düzen de dahil olmak üzere, Halkına her alanda yokluğu ve yoksulluğu yaşatan iktidar olarak Türk siyasi tarihin en kara dönemidir. Demokrasiden taraf olanların artan baskılardan, planlı operasyonlardan ve algı mühendisliklerinden korkmadığı ortadadır. Çünkü herkes bilir, gerçek güç millettedir, millet iradesindedir. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.” ifadelerini kullandı.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
d_uygulu
Dıuygulu
0
d_nceli
Düşünceli
CHP’li Yücel: “Trump’la aynı masaya otururken insanlık onurunu yanına bile almadı!”
Yorum Yap

Bültenimize Ücretsiz Kayıt Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Egedebirgun.net ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin
KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.